Şairlerin ve sanatçıların
başkenti
Paris’teki Eiffel Kulesi
Avrupa’nın en pırıltılı kenti;
kibiri elden bırakmayan sakinleri ve taşra atmosferini koruyan mahalleleriyle
hem çok geleneksel, hem de tüm dünyadan sanatçılara ve göçmenlere kucak açacak
kadar kozmopolit. Paris, amaçsızca gezinmek için harika bir kent. Hatta
Fransızların, düşünceli bir şekilde sokakları arşınlayan insanlar için icat
ettiği bir kelime bile var. “flaneur”, yani aylak. Canlı atmosferiyle Marais,
şık St-Germain, romantik Monmartre; hareketli sokak ve kafe hayatıyla
keşfedilmeyi bekleyen mahallelerden sadece birkaçı. Seine Nehri üzerindeki
köprüler, kıyısındaki yürüyüş yolları, kentin ihtişamlı geçmişini hatırlatan
tarihi yapılar da öyle. Paris, sadece bir kent olmaktan öte, bir ruh hali…
KAÇIRMAYIN
1)Seine
Nehri üzerindeki Ile de la Cité ’de
yer alan gotik şaheser Notre Dame Katedrali. Yapımı tam 200 yıl sürmüş!
2)Mona
Lisa’nın evi, Louvre Müzesi. 1200 yılında şato olarak inşa edilmiş binada, çağlar
arası bir sanat yolculuğu.
3)Paris’in
dillere destan kafe kültürünün yaşatıldığı en tipik iki adres: St-Germain
Bulvarı üzerindeki Café de Flore ve Les Deux Magots.
4)19.
yüzyıl Paris nostaljisi için, ünlü gece kulübü Moulin Rouge’u ziyaret.
5)Paris’in
göbeğinde taşra havası yaşamak için, Monmartre’da yürüyüş.
6)Eiffel
Kulesi’ne çıkın.
Ve en önemlisi Seine Nehri’nde
akşam yemeği yemek, çok romantik bir yemek olacağından emin olun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder